mehtap YILDIRIM
Anlam arayışı
Corona günlerinde kendinizi iyi hissettireceği inancıyla benim sevdiğim ve faydasını gördüğüm bir kitaptan bahsetmek istiyorum. “İnsanın Anlam Arayışı”, Viktor Frankl'ın II.Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarındaki mahkum olarak deneyimlerini yazdığı ve yaşamda iyi hissetmek için bir amaç belirleyip sonra da bu sonucu hayal etmeyi içeren yöntemini anlatan bir kitap.
Frankl’ın felsefesinin özünde, insanın en derin arzusunun hayatında anlam bulmak olduğu ve anlam bulabildiği durumlarda her şeye katlanabileceği yatar. Frankl, toplama kampındayken çektiklerini kendisini daha iyi bir insan yapmak için bir fırsat olarak kullanmaya karar vererek anlam bulur. Kayıtsız kalmak ve çaresiz olduğunu kabul etmek yerine, çektiklerini kucaklamayı seçen Frankl, acı çekmenin vazgeçilmez olduğu durumlarda acının da bir anlamı olabileceğini vurgular. Frankl'e göre olabilecek en kötü koşullarda bile insan, her zaman hayata karşı tutumunu seçme özgürlüğüne sahiptir. Ona göre insanın gerçekten ihtiyaç duyduğu şey, gerilimsiz ya da çelişkisiz bir hayat değil, uğruna çaba göstermeye değen özgürce seçilmiş bir amaç için uğraşmak ve mücadele etmektir. Ve mutluluk bir hedef değil bir tür yan etkidir. Mutluluğu hedeflersek ya da kovalarsak bulamayız. Mutluluk sadece kişinin kendisinden daha büyük bir amaca yönelik bağlılığının veya kişinin kendisinden başka bir kişiye teslim olmasının yan ürünüdür.
Frankl anlam için üç olası kaynak görür: Çalışmak (önemli bir şey yapmak), sevgi (başka bir kişiye bakmak) ve zor zamanlarda cesaret göstermek. Mesela Frankl kamptan ayrıldıktan sonra yapmak istediği işi düşünerek kendini motive edip Nazilerin elinden aldığı makalesini yeniden yazmayı hedefler. Ayrıca karısının hayali, en zor zamanlarında bile ona destek olur. Frankl işini, sevgisini ve ıstırabını kendini hayatta tutmak için kullanmıştır. Nietzsche’nin sözlerinden esinlenen Frankl şu sonuca varır: “Neden“ yaşayacaklarını bulanlar neredeyse her türlü “nasıl” a dayanabilirler. “Hayatın anlamı insandan insana, günden güne ve saatten saate farklılık gösterir. Bu nedenle önemli olan genel olarak yaşamın anlamı değil, belirli bir anda o kişinin hayatının özel anlamıdır.” Yani genel ya da süper bir anlamı aramak yerine her anı değerli kılmanın yollarını aramalıyız. Belki de yaşadığımız günleri mutluluk ve tatmin kavramlarını yeniden düşünmek, yaşamımıza anlam katmak için kullanabiliriz.
Bu kitabı tekrar okumak bana yaşadığıdımız sosyal günlerde umudun önemini bir kez daha hatırlattı. Umut, zor durumlarda hayatta kalabilmenin anahtarıdır. Bu günlerde kendimize yaşamı anlamlı kılacak hedefler belirleyerek, kendi anlamımızı yeniden tanımlayarak, bedensel sağlığımızı da destekleyebiliz. Kitaptan yaptığım aşağıdaki alıntı da tam olarak bunu vurguluyor:
“Bir insanın ruhsal durumu, cesareti, umudu ya da bunların yokluğuyla vücudunun bağışıklık durumu arasında ne kadar yakın bir ilişki olduğunu bilenler, umut ve cesaretin birdenbire yitirilmesinin öldürücü bir etkisi olabileceğini anlayabilir. Arkadaşımın ölümünün nihai nedeni, beklediği özgürlüğün gelmemesiyle ağır bir hayal kırıklığı yaşamasıydı. Geleceğe olan inancı ve yaşama isteği felce uğramış ve bedeni hastalığa yenik düşmüştü. Böylece rüyasındaki ses bir anlamda haklı çıkmıştı.” (Kampta Frankl’ın yakın bir arkadaşı bir rüya görür. Rüyasında acılarının belirli bir tarihte sona ereceği söylenmiştir. Bu rüyadan arkadaşı söylenen tarihte özgür kalacakları sonucuna varmıştır. Ancak, tarih yaklaştıkça umudu azalan ve tarih geldiğinde de tamamen umudunu yitirmiş olan arkadaşı tam da o gün ölür.)
Ben de bu kitabı okumanız tavsiye ederken sizi şu soruyla baş başa bırakmak isterim: Yaşadıklarımız karşısında değişen hayatlarınıza hangi anlamları yükleyebilirsiniz?
(Yaşam koçlarının işlevlerinin en önemlilerinden biri, insanların yaşama nedenlerini bulmalarına yardımcı olmaktır. Koçluk almak, anlamlı bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir. Belki de mutsuzluğunuzun nedenleri üzerinde düşünmek yerine, yaşamak istediğiniz hayatı tasarlamak ve yaratmak için bir yaşam koçu ile çalışmaya başlama zamanı gelmiştir.)