mehtap YILDIRIM
Milli Kaygımız “Elalem Ne Der?”
Güncelleme tarihi: 20 Ara 2019
Başkalarının düşüncelerine aşırı önem atfetmek ya da “Elalem ne der?” neredeyse milli kaygımız değil mi? Birçoğumuz, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü çok fazla umursuyoruz. Bu yaşam tarzı ve düşünce şeklini bırakmamız lazım:
1. Elalem kaygısı bizi mutlu olmaktan alıkoyar. Hayatımızı diğer insanları mutlu etmeye çalışarak geçirdiğimizde, bilin bakalım kim mutsuz olur?
2. Bu kaygı düşlerinizi gerçekleştirmenizi engelleyebilir. Kimseye hayallerinize ulaşmanızı engelleyecek gücü vermeyin. Kendinizi ve çevrenizi, hatta dünyayı, potansiyelinizden mahrum bırakmayın. Başkalarının görüşlerinin veya onlara dair kaygılarınızın, hayallerinizi ve gelişiminizi sabote etmesine izin vermeyin.
3. Hayat zaten kısa. Steve Jobs ne demişti hatırlayalım: “Zamanın sınırlı, bu yüzden başkasının hayatını yaşayarak israf etme.”
4. Görüşler veri değildir. Onlar sadece başkalarının düşünceleri ve duyguları. Sizin her görüşünüz doğru mu? Üstelik insanların düşünceleri zaman içinde değişir. Nasıl sizin görüşünüz değişiyorsa diğer insanların da görüşleri değişebilir.
5. Başkalarının size veya hayatınıza dair fikirleri olabilir, ama sizin için en iyisini bilen kişi sizsiniz. Hayatınızı başkaları yaşamıyor. Hata ve başarısızlıklarınızdan ders çıkaracak, onlardan öğrenecek kişi de sizsiniz. Başkası için doğru olan sizin için yanlış olabilir. Hepimiz farklıyız ve eşsiziz. Bu nedenle de gerçekten ihtiyacınız olanı siz biliyorsunuz.
6. Başkaları belki de size, sizin düşündüğünüz kadar önem yüklemiyordur. İnsanların genelde kendi sorunlarına ve güvensizliklerine odaklandıklarını düşündüğünüzde başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü hakkında endişelenmekten vazgeçmeniz daha kolay olabilir. Her şeyi kişisel olarak almayı da bırakın.
7. Herkesi memnun etmek mümkün mü? Enerjinizi herkesi mutlu etmeye çalışmak yerine, olmak istediğiniz kişiye dönüşmeye kullanın. Zamanınızı, yeteneklerinizi ve enerjinizi hayatınızı mümkün olan en iyi şekilde yaşamak, etrafınızdaki insanları ve dünyayı daha iyi hale getirmek için kullanmak istemez misiniz?
8. Otantik kendiniz olmaya çalışın. Topluma uyum sağlamak insanın doğasında olsa da bireyselliğinizi kucaklayın. Olmadığınız biri gibi olmaya çalışmak sizi mutsuz kılar. Farklılıklarınızı kabul edin ve kendi öz halinizle barışın. Kendimizle ne kadar barışık hissedersek, başkalarının ne düşündüğünü o kadar az umursarız.
9. Kendi kabilenizi, yani sizi olduğunuz gibi kabul eden ve yargılamayan insanları bulun. Kendi istek veya fikirlerine uymanızı bekleyen insanlarla vakit harcamayın. Yargılayıcı olmayan, açık fikirli, kendilerine ve başkalarına saygı gösteren insanlarla arkadaş olun. Hayran olduğunuz rol modelleri arayın. Hayatınızı, saygı duyduğunuz değer ve özellikleri taşıyan insanlarla doldurun. Güvendiğiniz ve saygı duyduğunuz insanlarla derin ve anlamlı bağlar kurmaya çalışın.
10. Siz de, eğer yapıyorsanız, başkalarını yargılamayı bırakın. İnsan genelde başkalarında kendi davranışlarının olduğunu varsaymak eğilimindedir. Siz başkalarını yargılamazsanız başkalarının sizi yargıladığını varsaymaktan ve bu konuda enerji harcamaktan vazgeçemeniz daha kolay olabilir.
11. Kendi işinize bakın ve insanlara sizin hakkınızda ne düşündüklerini sormayın. Özellikle mutsuz ve eleştirel insanların görüşleri hakkında hiç endişelenmeyin. Önemli kararlarınız için güvendiğiniz insanlardan görüş almak isteyebilirsiniz. Yapıcı ve spesifik geri bildirim vermeyi bilen insanları seçin.
12. Hayat bazen bir yankı gibi işler. Düşüncelerimizin zamanla kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşmesini istemiyorsak negatif düşünmeyi bırakmalıyız.
13. Yaşadığınız ana odaklanın. Başkalarının ne söylediği veya düşündüğü hakkında endişelenirken, hayatı kaçırıyor olabilirsiniz. Gerçekten şu ana odaklandığınızda, daha sonra ne olacağı konusunda endişelenme eğiliminiz yok olabilir, hiç olmazsa ciddi ölçüde azalır.
Ve profesyonel bir koç tüm bu konularda sizi destekleyip ve en iyi geleceğinizi tasarlamanıza yardımcı olabilir. Büyümenin ve öğrenmenin, kapasitenizin kullanmadığınız uçlarında, yani rahatlık alanınızın dışında gerçekleşebileceğini unutmayın.